Osmanlı Okçuluğunda Törenler ve Kurallar

         OSMANLI OKÇULUĞUNDA TÖREN VE KURALLAR

   Eski zamanlarda spor yarışmaları yapılsa da, onun disipline edilmesi Yeni Çağ ile beraber olmuştur.

    Ok Meydanlarında talim veya yarışma için atış yapılmadan önce atıcıların, hazır bulunanları öne doğru hafifçe eğilip selamladıktan, onlara "şevkınıza!" diye hitap ettikten sonra atışa başlamaları, orada bulunanların da (kuvvet ola!) diyerek cevap vermeleri adetti. Bundan sonra atıcı oku çekerken kalbinden Allahı yadeder ve uzun bir (Yâ Hak!) diye seslenerek, yayını iki elinin bütün gücüyle çekerdi. Bu töreni, okunu atmadan önce usulü ile yapmayan atıcı, bir rekor kırsa bile muteber sayılmazdı.

   Gerçek atıcı, yani bir üstaddan Küçük ve Büyük Kabza alarak menzil atmamış atıcıya, hiçbir meydanda menzil attırılmaz ve hiçbir havacı da hava yerine gidip destar bozamaz. Bu kanundur.

   Küçük Kabza Alma Töreni; çırak (şakird) ustasının önünde diz çökerek durur. Üstadı sol eliyle bir yayı kabzası altından tutarak bir konuşma yaparak, kabzayı sol eliyle şakirdinin sol eline teslim eder ve sağ elindeki bir oku veya gezi şakirdin sağ eline verip usulünce çektirerek kabza almış olunur. Bu törenle Küçük Kabza alan şakird üstadından atıcılığın tekniğini, nasıl idman yapılacağını ve bir atıcıda bulunması gereken ahlaki özellikleri öğrenmeye başlar. Büyük Kabza alıncaya kadar onunla çalışır. Bir süre içinde Küçekçe yayı ile Havagezi'ni torbaya atarak idman yapar. Bu idmanlar, üstadı yeterli görünceye kadar devam eder. Üstadı yeterli görünce Ok Meydanı'na giderek Puta ve Menzil atışlarına da çalışır.

   Büyük Kabza Alma Töreni: Kendisine Küçük Kabza veren üstadıyla ok atmayı meşk eden atıcı, Haki okuyla (800) geze, Yüksüvar okuyla (850) geze ve Pişrev okuyla da (900) geze atabilecek duruma gelince, üstadının da iznini alarak meydan ihtiyarlarına gidip; "İhtiyarlar, duanız ve izniniz ile Müsahık isem 900 gez menzile talibim" der. İhtiyarlar atıcının hangi menzilde duracağını, yayının ağırlığının o menzilde atmaya uygun olup olmadığını, okçusunun ve yaycısının kimler olduğunu öğrendikten sonra, başka bir engel de bulunmuyorsa atışa müsaade ederler.

   Osmanlı Devleti'nin diğer kurumlarda olduğu gibi, ok atıcılarının da eskiden beri uygulaya geldikleri "Adet-i kadime"leri vardı. Ok atışları da bu eski kurallara göre yapılmaktaydı. 1682 yılında "atıcılar yasası" kabul edilince, o tarihten itibaren de atıcılar yasasına uyulmaya başlandı.

   Osmanlı'da ok meydanlarında yapılan ok atışlarında kurallara uymayanlara müsaade edilmez, bütün atıcıların kurallara uyması gerekirdi. Kurallara uyulmama durumuyla ilgili bir kaç örnek:

   Ünlü yay ustası ve atıcı Arab'ın oğlu olan İbrahim (Sultan Beyazıd zamanı atıcılarından) Haki okuna Peşrev yeleği takarak attığı için, diktiği menzil taşı sonradan çıkarılmıştır.

   Solak Mehmed Bey (900) gezden aşağı attığı için, taşı anataş kabul edilmeyip, Kepenekçi Reis'in taşı anataş kabul edilmiştir.

   Hacı Süleyman'dan sonra Talimhanecibaşı Küçük Ali aşın atmış ise de kurallara aykırı olacak kadar ana taşın sağ tarafına (şast) düşürdüğü için, Hacı Süleyman, taş diktirmemiştir.

   Abdi Ağa (Sultan III. Selim zamanı atıcılarından), Memiş Efendi'nin "Mercan Ağa Menzili"nde poyraz havasında 960 geze taş dikti (m. 1793). Mehmed Vahid Paşa, Abdi Ağa'nın dinî kurallara (şer-i şerfie) aykırı hareketlerde bulunduğu ve uyarılara rağmen düzelmeyeceğinden, örnek olsun diye için taşı ok meydanından çıkarılmış.

 
Osmanlı Yayları Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol