İSLAM VE OKÇULUK
Türklerin İslamiyeti kabul etmesi, bu savaşçı Orta Asya göçebelerinin İslami felsefi yorumları ile karşılaşması neticesinde olmuştur. Türklerin dinlerini ve hayat şekillerini değiştirmelerinde, gaza niyetine savaşan derviş-gazi figürü hiç kuşkusuz etkili olmuştur.
İslamiyet’in doğduğu yıllara ve topraklara gidildiğinde, bu büyük dinin siyasi bir hareket kimliği de taşıdığı gözden kaçmayacaktır. Peygamberden başlamak üzere dini lider ve halefleri, devlet ve ordunun yönetiminden de sorumlu olmuşlardır. Erken dönem İslam-Arap orduları dinin yayılması amacı ile hareket etmişler ve misyonlarını kılıç zoru ile gerçekleştirmişlerdir.
Bütün büyük siyasi hareketlerde olduğu gibi, Müslüman liderler için de halk kitlelerinin istenen amaç uğruna savaşacak idealist savaşçılar haline gelmesi önemli olmalıydı. Şehitliğin Allah katında makbul bir mertebe sayılması ve şehit olanın muhakkak cennete gideceği inancının ön plana çıkarılmasının yanısıra, dönemin savaş sanatlarının öğrenilip çalışması konusunda da teşvik edici davranılmıştır.
Bu teşvik her şeyden önce, Müslümanlarca Allah’ın kelamı kabul edilen Kur’an-ı Kerim’den gelir: “O düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın”. Ayette geçen “kuvvet” kelimesinin tefsiri bizzat peygamber tarafından yapılmıştır: “Kuvvetten maksat ok atmaktır”.
Hz. Muhammed’in okçuluk ile ilgili 40 kadar Hadisi de rivayet olunmuştur. Bunların bazıları şöyle sıralanabilir:
“Hiç kimse yaydan daha üstün bir silah kullanmadı.”
“Ok atın ve ata binin, ama ok atmak ata binmekten daha iyidir.”
“Yayla ok atmak, atları terbiye etmek ve kişinin eşiyle oynaması haram değildir, bunların dışındaki tüm oyunlar batıldır.
“Ok atmayı öğrenin. Çünkü (ok attığınız) iki hedef arasında cennet bahçelerine benzer bir bahçe bulunmaktadır.”
“Ok atmayı öğrenen sonra da (sebepsiz yere) terk eden kişi bizden değildir.”
“Kim Allahü Teala yolunda ok atarsa, oku ister isabet ettirsin, isterse isabet ettirmesin, (Allah) ona İsmail peygamber evlatlarından bir köle azat etmiş gibi bir köle bağışlamanın sevabını verir.”
“Bir ok vasıtasıyla üç kişi cennete girer: Oku yapan, oku atan ve oku(atan kişinin) eline veren.”
“Hedefe (talim için) ok atmak Allah yolunda yapılan savaşta ok atmak gibidir. Ok atan kişinin okunu getirene de (Allah) attığı her adım için bir köle azad edene verdiği sevap kadar sevap verir.”